9 Ağustos 2008 Cumartesi

Kurucaşile'nin Tekneleri


Bartın'dan Cide'ye giderken tarihin tozlu anılarından kalan teknecilere doğru saparsanız Kurucaşile'de bulursunuz kendinizi..

Teknelerin adı yoktur henüz...
Alınteri tahtaya düşüp akar çiviye su olur...

Teknenin en hası burda yapılır derler...



























07.07.2008
Yazı ve Fotoğraflar: Bülent Akdağ

Gideros Koyu'nda Evcil Karga

Amasra'dan Cide'ye kıvrılan yolda ister istemez bir görüntüye odaklanırsınız: Gideros Koyu... Aşağıya inip suyun yeşiline dokunmak gelir içinizden.

Korsanların saklandıkları fırtınalı gecelerde rüzgara karışan sessiz şarkıları duyar gibi olursunuz...

Sonra bir balıkçı lokantasında omuzunuza konan evcil kargayla dostluk kurabilirsiniz.














































07.07.2008
Yazı ve Fotoğraflar: Bülent Akdağ

8 Ağustos 2008 Cuma

Yenice Yolunda Ihlamur Kokusu

Safranbolu'dan Yenice'ye doğru dağlarda ıhlamurlar ve çamlar...
Bir tünel..

Tepelerde yeşilde kaybolmuş küçücük köyler...
Bir tünel..

Şeker kanyonunun kozalaklarından akan oksijeni soluklanıyorsunuz...
Bir tünel daha..
Kısacık yolda on altı tünelden geçiyorsunuz..

Yol kenarında akıp giden bir tren yolunun üstünde savaş filmlerinden fırlamış gibi köprüler...

Sonra vadiden yükselen sarı kelebekleri gülümseyerek seyre dalıyorsunuz...






















06.0 7.2008
Yazı ve Fotoğraflar: Bülent Akdağ

7 Ağustos 2008 Perşembe

Amasra'da Saatsiz ve Aylak

Kıvrım kıvrım uzayıp giden yol hiç bitmeyecekmiş gibi gelir de birden bir aşiyan yoluna girince unutuverirsiniz saatleri..

Ormanların üzerine düşen sıcaklık eriyiverir Gideros koyunun yakınlarında... Sanki saklanmak için başka bir yer yoktur sanırsınız...

Her yanınız denizdir baktığınızda... Ve durmuş bir zamanda aylak aylak dolaşırsınız...

07.07.2008
Yazı ve Fotoğraflar: Bülent Akdağ

12 Temmuz 2008 Cumartesi

Safranbolu’da Bulutlar


Oğul otları fırlar kerpiç evlerin kıyılarından. Aralarına serpilmiş üç beş ısırgana değmeden birkaç tutam koparıp avucunuza sürerseniz limon kokarlar.




Evler... Tarihe soluk veren bir varlık gibi... Pencereler, bilge bir çift göz gibi size bakarlar zamanın ötelerinden...


Dayanamaz, süzülüverirsiniz kapıdan serin bir geçmişe...

Odaların zeminlerindeki tahtaların genişliğidir zenginliği gösteren. En geniş tahtaları kim döşemişse ayaklarının altına, en zengin odur... Ve zenginliği göstersin diye bir de dolapların kapaklarındaki dillerin üzerinde eski Osmanlı parası çakılıdır.

Yollara döşenmiş kırık taşlar ağlardan güverteye dökülmüş şaşkın balıklar gibi kaynaşıp dururlar... Yol ustalarının kırık kalplerindeki hüzünler gizlenmiştir sokaklara...



Safranbolu yaşlı bir çocuk gibi şiirler okur... Bulutları ararsanız, evlerin çatılarına göz kırpmanız gerekecektir...






Yazı ve Fotoğraflar:
Bülent Akdağ / 05.07.2008